Bir Pedagogun Günlüğü Vol.3
Pek çok ebeveynin ortak düşüncesidir: “Bizim çocuğumuz çok zeki, üstün zekalı, diğer çocuklardan çok farklı.” Her çocuk zekidir, fakat her çocuk farklı alanlarda gösterir zekasını. Zekayı belirleyen en önemli etken genetiktir. Genetik, zekanın kapasitesini belirler. Zekanın kullanımını ise çevresel etkenler ve eğitim belirler. Her çocuk belirli bir potansiyel ile dünyaya gelir, fakat sosyal çevre, yanlış eğitim ve okul sistemi ve kötü beslenme zeka gelişimine olumsuz tesir eder.
Bu konuyla ilgili yüzlerce bilimsel araştırma var, ama herkes çok daha iyisini bildiği için okuyup araştırmaya lüzum dahi duymaz..!
Herşeyin en doğrusunu bilen anneler.. Uzmanların önerilerinin tümünü ya da bir kısmını kendine göre biçimlendirmek isteyen ve hatta çoğunlukla hatalarını kabul dahi etmekten imtina eden anneler..
Eğer ki şimdiye kadar çocuğunuzu yetiştirme tarzınızda bir yanlışlık olmasaydı bir uzmana danışma gereği duymazdınız, öyle değil mi?
Nasıl ki, bir kalp cerrahı dünyanın herhangi bir yerinde aynı metotla kalp ameliyatı yapıyorsa, eğitim ve gelişim uygulamaları, psikolojik yönlendirmeler, pedagojik uygulamalar da aşağı yukarı aynı şekilde evrenseldir. Genel hatlardan bahsediyorum elbette. Detaylarda farklılıklar muhakkak olacaktır.
Evet her çocuk farklıdır, fakat temel yetiştirme kuralları vardır. Örneğin çiş-kaka eğitimi, beslenme alışkanlıkları, paylaşma, uyku düzeni, sosyalleşme, şiddet yönelimi (anne ve babaya vurmama) gibi....daha çok sayabilirim ama konuyu fazla dağıtmayalım.
Özgün ve özgür çocuklar yetiştirmek güzeldir, çocuğun kendi kararlarını vermesi de güzeldir, ama çocuğunuz otorite tanımayan bir çocuk haline geldiğinde okulda öğretmenin verdiği görevi yerine getirmesi için ne olması beklenecek?! Çocukları belli kuralların olduğuna ve sosyal hayatı bu kuralların çevrelediğine alıştırmak gerekiyor.
Onu her konuda özgür bırakmak daha akıllı bir çocuk yapmaz, daha özgüvenli de yapmaz. Her şeyin azı karar çoğu zarar. Ne çok özgür ne de çok baskı altında olmalı. Siz evde istediğiniz kadar farklı ve özgür yetiştirin, okula başladığında aile içinde öğrendiği ve merkezinde kendisinin olduğu tüm kuralları unutmak zorunda kalacak ve bu durum çocuk için sert bir geçişin başlangıcı olacaktır.
En önemli gözlemlerimden biri: Türkiye'de ebeveynler için çocuğun akademik başarısı çok önemlidir.
Çocuğun duygusal veya sosyal zekası müthişmiş kimin umrunda?
İlgi alanları, yetenekleri, hobileri, dünya görüşü, yaşam stili kimin umurunda?
Bol bol takdir belgesi alması, falan liseye gitmesi, bilmem ne üniversitesinde filanca bölümü okuması yeterli. Çocuğun kaygıları varmış, özgüven sorunu yaşıyormuş, konsantre olamıyormuş önemli değil. Biraz hareketli bir çocuk mu? Aaa.. kesin hiperaktivite! Hemen verelim ilacı iyileşsin.
Bir bozukluk var, ilaçla giderelim. Neden gelişim çağında olan çocuklara ilaç vermek ilk tercihiniz oluyor ve bunu normal görüyorsunuz, güzel anneler ve babalar? Onları uyuşturucu ve sakinleştirici ilaçlara bağımlı hale getirmek normal mi? Sizi temin ederim pek çok çocuğumuzun o ilaçları kullanmaya hiç ihtiyacı yok. Ne olacak yani, sorunu çözmeden ilaçla üstünü örtelim. Netice; çocuk artık derste yerinde oturuyor, diğer çocuklara saldırmıyor, konuşmuyor, yaramazlık yapmıyor ve kafasını toplayabilirse ödevlerini yapıyor. Eveeett, düzeldi bizim çocuk.
Ebeveynlerin yapamadığını ilaçlar çözdü, geçmiş olsun! Bu ilaçların yan etkileri nelerdir? Çocuğa gelişim açısından zarar verirler mi? Çocuğunuzun beyni ,18 yaşına geldiğinde ilaç kullanmayan çocukların beyinlerine oranla %20 daha küçük kalmış önemli mi? Hayır. Yeter ki derste otursun, sözümüzü dinlesin, tek düze olsun. Aman farklı olmasın. Bizim çocuğumuz diğer çocuklardan çok farklı diye övünen anne babalar şimdi neden çocuğunuzun farklılıklarından kurtulmaya çalışıyorsunuz, hem de ilaçlar kullanarak. Çünkü onu ilaçlara mahkum etmeden ama farklılıklarıyla yaşamaya ve sosyal başarıya hazırlamadınız.
Akademik başarı için feda ettikleriniz? Hani çocuğunuz diğer çocuklardan farklıydı? Herkesten daha akıllıydı, şimdi de sınıfta herkesle uyum içerisinde aynı olsun istiyorsunuz. Bu nasıl bir çelişki? Önce çocuğunuzu farklı ve üstün olduğuna inandırdınız, şimdi normal ve sıradan olmasını bekliyorsunuz? Siz çocuğunuza “Hayır” kelimesini öğretmeyin, olumsuzluklarla mücadeleyi göstermeyin, kurallara uymak zorunda kalmasın, örneğin; odasını toplamak zorunda olmasın, söylemeden ev işlerinde yardımcı olmasın, canı sıkılınca kendi kendine oyalanmak durumunda kalmasın tek başına 30-45 dakika, sonra okulda 45 dakika durmasını bekleyin veya kendiliğinden ödevlerini yapmasını, sorumluluk almasını bekleyin.
Anneler ve babalar, çocuklar sizlerin aynasıdır. Çocuklarınızda yanlış giden bir şeyler varsa en büyük pay sahibi sizlersiniz. Hatalarınızla yüzleşebilmenizi ve uzman desteği alma konusundaki cesaretinizi takdir ediyorum, ancak unutmayın ki bizlerin elinde de sihirli birer değnek yok. Çocuk, aile, okul ve uzmanınız birlikte çalışmaya hazır olduğunda her şey daha kolay olacaktır.
Lütfen, önceliğiniz ilaç kullanmak olmasın.
Comments